Perşembe, Temmuz 22, 2010

Dna Ürkmesi

Teker teker tanımlayamıyorum ailem insanlarını. Hepsi aslında o kadar ayrı telden çalıyorlar ki. Kimi çok sinirli, kimi çok duyarlı, kimi hiç sınır tanımazken, kimi adım atarken acaba göktaşı çarpma olasılığı nedir konusunda teoremler üretmekte.

..
Genel geçerlilik sonucundan kaynaklandığına inandığım kesin bi' problemim var. An itibariyle bunu iyice hissediyorum.

Ailemin ortak noktası; dinlememek.

Benim kendimi haklı çıkartma çabam da burdan geliyor sanırım. Sürekli kendimi anlatmaya çalıştıgım bi' topluluk içindeyim, yaklaşık 6 yıldır. Korkuyorum da aslında tavırsal olarak herkesten bişeyler ögrenme çabası içindeyim genel olarak, bunun dışında insanları dinlemeyi de severim. Ancak evin kahverengi kapısından girerken zırhımı hiç tutkallamadığım kadar üzerime alıyorum.

..
Hayatın zaman değerini hesaplarken, rüyada uçmanın güzelliğinin farkına varıyorum. kolları açarak süzülmek. Güçlü gibi.
Ve sonra konuşurken daha az anlaşıldığımı farkediyorum, aslında hayvanlar daha iyi anlaşıyor. Yine -muş gibi yaptım, yine sus-muşum gibi yaptım, yine sen-mişim gibi yaptım.

Çarşamba, Temmuz 07, 2010

Koşmadan Yor.

kalkıp yürümek istesem
dokunmak istesem
kaçsam da kurtulsam mı ya da?
kısmi felcin bütünlüğü varken bünyemde
ne güç var ne gerek sayende..

söylerken durulup, koynun derindir diye
sana yaslanmaya çalışıp,
bi' altı yıllık açıkla boğuşurken
nefesini haketmedim mi ki?

yaşayamadığımız zamanlara hapsolurken,
koşup yine sende bulduğum sakinliğim
yordu degil mi seni de..

gelme bana mevlana usulü.
ne senliğin ne benliğin gelir bana.
sadece senken kromozomlarım değişir
içinde yaşadığın ruh halleri
yorar beni sevgili.

sevgili midir, derinlik midir?
biz kalmayı kaybetmektir.
yok olmadan yanaş ki
görebileyim o masalsı pembelerini.
bi akşamın hevesiyle yakışır ruhlarımız,
belki bi sahil kıyısı
belki bi yatak odası.

keyif vermiyor senlilik
kanadın acısıyla, kokunun karmaşıklığı
beynimin ücra köşelerini yorarken
dokun bin ah işit modeli.

o kelam, bu selam demeden koşuyorum varlıgına. nerde senin geri dönüş mekanizman. hissetmeyeli çok olmadı ama yaşamayalı seni; çok oldu be adam-kadın. rüzgarın hevesini bile sindirmişsin bünyende, göremiyorum o bulut arası senkronizasyonda. dokunma mutluluklarıma,
keza tıkıyorsun açıklarımı; kapatmak yerine.