Çarşamba, Nisan 23, 2008

Bir Otobüs Yolculuğu..

yaşadıklarımdan birer kesit, etkilendigim her birşey.. Benden bişey..

Bir iki kelam etmek isterken dostlarla, iki feribot arasında dalgalara yansıyan ışıkların konuşmasını dinledim, uzatıp ayaklarımı bir hiçe..
Geride bıraktıklarımı düşünerek var olmak..
Beyazdı duvarlarla yan demirler, kahverengi bir bank boylu boyunca uzanırken yeşil tabanlı tutkaçlara, demirden sarkmayı düşledim, aşağıya dogru sallanmak.. Suya.. Huzura..
Sanki birine, bir yere kavuşmak için degil de, yazmak için binmiştim bu kez demir yığınına. Parlak ceketli, kıyma kaşlı adamlar gördüm, çıplak ayakları üşümüş teyzeler, şapkalı gençler..
Otobüste, Mardin şivesiyle kendini "İstanbullu"yum yalanına kaptırmış yaşlı bir kadın vardı yanımda. Karşıdan gelen "Topçular 1" feribotu degil miydi?
Tepedeki evlerin sudaki yıllanmış yansımaları, yakamoz.. Sigara içmeyi bilmeyen ama ısrarla nefes nefes çeken gençler gördüm.. Bir düğün ertesiydi yaşananlar, bir yere dönüş vardı, mutlak olan buydu, gereksiz çabalara girmiştim yeniden. Uyumalıydım.. Bebek ağlıyor, yanımdaki teyzenin o çok eskilerde kalan ağız şapurtusu bile tat katıyordu gereksiz zamanıma.. Dalmışım hayaller kurarken, yazacaklarımı düşünürken, beyaz atletli genç adam geliyor aklıma. Sanki her şey bana birşeyler anlatıyordu, farklı lisanlarda. Zevkliydi.. Keyif aldım.. Kimseler için degilmiş o yolculuk keşfe çıkmıştım adeta, yorum yapabilme hakkımı sonuna kadar sınırsızca kullanmak istedim, en özgür halimle. Kendime geldim..


hiç olmadıgım kadar yalnızdım.

Çarşamba, Nisan 02, 2008

Bir Bayram Arefesi

karakterimin tayini çıkmış fransa da "nice"ye. keyifli bir yolculuktu benimkisi. yaşamadan hissettim fonumda çalanla derinliği. bayram günlerim geldi aklıma. kapıdan hatunun girişi "bayramlıkların hepsi bitmiş, ama annen sana son kalanı bulmuş" deyişi ve gülüşü kocaman. atlamıştım kucagına endişesiz, beni ne halde olursa olsun zarif elleriyle sarmalayacagını bilirdim. griydi elbisem, askıları vardı kocaman, içinde filli bir beyaz gömlek. tarihime gittim, tekerrür ettiren yazgıyla yumuldum karalanası sayfalara.. yeniden.. nasıl da mutlu olmuştum o zaman şimdi hatırlıyorum da.. bütün gün bekledigim bir elbiseymiş megerse.. degildi, aslolanı şimdi anlıyorum elbisenin degil de annenin beklendigini. neler geçiyor akıp giden çerçevemden, bense nelere üzülüp nelerle avunuyorum. güvenmenin binbir türlüsü varken hala birinde kalıyorum. konuşmacı yok, sahne yok, oyuncu da yok. bir ben kalmışım zamandan çaldıklarımla. küçücük bir kızken, hayat ne kadar da güzelmiş diyesi geliyor insanın, hayata. kırılgan bünyeye geçişim zor olmadı, beni içine alırken bana sorulmadı, sorumlu olmak..!

öyle bir şarkıdır ki dinledigim, tarihimi tekerrür ettiren, beni, en anlamlı, en gerçek, en sıcak, en tatlı zamanıma götüren.. bir döngüyse yaşanan ben en tepedekine, en eskime dönmek istiyorum, sınavsız.

kendim, şahsen, bizzat, ben..


yeni sekmeler katılmış, bir tutam saygısızlık haddine. yaratıcı bir fikir lazım bana.. daga taşa çıksam, çicege böcege karışsam, denize girsem de bogulsam ya. buz kesse elim ayagım. martın geninde var sogukluk, e nisana da girdik, nedir bu sancı? kavramsal donanımlar yüklesem hayata karşı, her etkide ben kazansam tepkimle.. düşüncesiz soyutlugunu al üstümden, karman çorman ettin yine içimden geleni. uyumalıyım, bir şarkının özütü içine akar ya, sırıtmaz, tam oturur, o misalsin "Another Day in Paradise".. kimlik bilgilerini girdim işvenin. yeni şekiller sokmuşsun hayata.. iyi de olmuş, yaptıklarımdan sorumlu olma hissini düşünürken, vazgeçtim gerçeklerimizi bir kez daha görünce. senin üzülmenden daha çok üzüldüm yine.. yine kanadı burnum, çıktım gereksizlikten, başım yine agrıyor.. beynimden gelen sancıyla.. var bir keder bana dahil olmak isteyen ama kaçıyorum ondan da...